Monday 11 November 2013

Fed Up?


Fed ile ilgili Dude, where is my taper? yazımda Eylül ayının kaçırılmış bir fırsat olduğunu söylemiştim. Bunun hala arkasındayım. Bazen şirket stratejileri de böyledir. Bir tek şeyi yanlış yapınca birçok şeyi değiştirmek zorunda kalır yönetimler. Eylül kararından bu yana devamlı Fed’den birileri çıkıp bir şeyler yazıyor ve anlatıyor piyasalara. Bütün bunlar da piyasanın fiyatlama zorluğunu arttırıyor.

Yazılanlardan en önemlisi geçenlerde IMF toplantılarında tartışılan Fed’in kararlarında ağırlığı olan iki Fed ekonomistinin araştırmasıydı (burada) bence.  Wilcox raporu olarak bilinen rapor kısaca QE’nin bitişinin artık netleştiği ve yetkililerin bunun ötesi üzerinde kafa yorduklarını dile getiriyor. Raporda agresif bir QE azaltması var. Ardından 2017’e kadar sıfır faize devam.

Bu bağlamda her ne kadar politik ağırlığı yüksek olacak olsa da Yellen’in Perşembe günü Senatoya yapacağı konuşma son derece önemli. Bence hem zamanlama açısından hem de “QE’den sonra hayat” yönünden ciddi ip uçları çıkacak bu konuşmada. Fikirlerine değer verdiğim bir yatırım bankası ABD ekonomisti geçen Cuma telekonferansta şöyle dedi: ‘QE ya başarılı oldu ya da başarı olamadı diye bitmesi lazım.’ Güzel bir özet. Tabi bir ara yol da var. Başarılı oluyor ama daha zamana ihtiyacı var ekonominin.

Piyasanın Aralık mı, Ocak mı tartışması da çok anlamlı değil bence. Aralık boyu kısa bir ay. Yeni yılda gözümüz açtığımıza zaten bir hafta geri de kalmış oluyor. Fazla odaklanılmayacak kadara arası dar bu iki toplantı tarihinin. Ocak’ta basın toplantısı olmayışı harekete geçmemek için bahane olamaz. Gerekirse koyarlar. İlle de bir sinyal bekleyenlere: Aralık başında açıklanacak tarım dışı istihdam yine 2 ile başlayan yüz binli rakama yakın çıkarsa o zaman yaslanıp bekleriz Noel öncesi açıklamayı.


Günü geldiğinde Taper V2.0 ilki gibi bir etki yaratmaz diye düşünüyorum. O sürprizdi. Nasıl fiyatlayacağını tam kestiremedi piyasa. Ardından gelen açıklamalar fiyatlamayı daha da zor kıldı. Şimdi her şey ortada. Artık zamanlama her şey değil. Hızına ve ertesine odaklanmak lazım. Piyasanın ağzına bal çalmak ve kendilerine de biraz manevra alanı bırakmak isterlerse işsizlik eşiğini %6,5’den %5,5’e çekerler. Bu önemli çünkü 2017 piyasanın radar alanı dışında afaki bir tarih ama %5,5 çok net bir sinyal olur. Hızını bir bakıma piyasa belirler. Agresif bono faiz haraketlerini izler Fed. Bütün bunların detaylarını da Perşembe günü başkan adayından duyabiliriz. 

Bir Frankfurt Derbisi

Hafta sonu gazetelere de yansıdı. Geçen haftaki ECB faiz indiriminin ardından Alman ekonomistleri ayaklandı. Bizdeki faiz lobisine benzer bir İtalyan lobisinin temsilcisi ilan edildi Sayın Draghi.

Birçok yönden komik ve anlamsız eleştiriler var ortada ama Birliğin ilerisi için kaygı verici. İlk olarak 50’den 25 baz puana inmesi mi sakıncalı bulundu? Madem düşük faizlerin bu denli olumsuz olduğu düşünülüyor Alman ekonomisi için faizler buraya gelene kadar aklınız neredeydi diye sormaz mı insanlar? İkincisi, EuroSon bu durumlara düştüyse zamanında Güney Avrupa için uygun olmasa da Almanya için faizlerin düşük tutulduğunu hatırlayalım birliğin ilk yıllarında. Üçüncü olarak, bu karar krizin iyice alevlendiği günlerden bu yana ECB’nin kendi görev tanımı içindeki ender kararlardan biri aslında. Enflasyon çok düştü ve buna reaksiyon göstermeleri normal. Daha önce faizler bu kadar düşmemiş olsaydı 25 baz puan için kimsenin sesi çıkmazdı. Son olarak da 2010 yılından beri yazıyorum. Almanya ve diğer kuzey ülkelerinde yüksek enflasyon olmadan Güney’in sürdürülebilir şekilde borç yükünden kurtulması zor.

Şu ana kadar Almanya’da enflasyon varlık fiyatlarında kendini gösterdi. Bu da çok bariz bir sonuçtu ve bu yüzden senelerdir Alman gayrimenkul yatırımlarını küresel anlamda en iyi yatırımlardan biri ilan etmiştim. Artan fiyatlar bazı çevreleri rahatsız ediyor ülkede. Aksine ABD ve Birleşik Kiralıklarda gayrimenkul fiyatları artsın diye uğraşılıyor. Aslında Almanya’da da bu artış istenilen bir etki yaratıyor. Almanlar biraz daha Güneyli olmaya başladılar tüketerek. Ancak gidilecek daha çok yol var.

Biz EuroSon ‘un büyüme kırıntılarını sayarak durgunluktan çıktığını kutlarken borçlu ortamlarda asıl önemli olan nominal büyüme (reel büyüme + enflasyon)giderek düşüyor. Şu anda piyasaların mutlu şekilde aldığı düşük faizler bile Güney’i kurtarmaya yetmez.

Sonuçta bu derbi çok konuşulacak. Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi ülkelerin fazla söyleyeceği bir şey yok.  Faizler çok uzun bir sure bu şekilde düşük kalacak, hatta Perşembe günkü indirimden sonra eksi faiz de norm olabilir. Alışsınlar. Tek sorun banka birliği gibi konularda bu ülkeler ayaklarını sürüyebilir. Ta ki yeni bir stres dalgası herkesi hizaya sokana kadar.