Thursday 6 May 2010

Trichet, Yunanistan ve Euro

Bugün Sayın Trichet’nin basın toplantısını seyrederken arkadaşıma en çok neyin göze battığını sordum, bilemedi. Bariz ama gözden kaçan en önemli detay bence basın toplantısının İngilizce yapılmasıydı. Bu toplantılar hep İngilizce oluyor diyeceksiniz. Doğru. Ancak bir düşünün. İngilizce ECB başkanının ana dili değil. Akdeniz grubunda herkes alt yazıyla seyrediyordur. Almanya deseniz İngilizce biliyor diye geçinir ama bütün TV programları, dizi, film herşey Almanca dublaj. Fransa bilse de konuşmaz… Yani Eurozone içinde bir tek İrlandalılar için mi İngilizce konuşuyor Trichet? İş böyle olunca IMF’nin (ABD) Yunanistan’a müdahale etmesi neden sürpriz olsun ki?

Başkan diyor ki: Yunanistan default etmez. Bugün FT yazısında Ken Rogoff benim de çok sık üstünde durduğum borç ödeyebilme (ability) ve ödeme isteği (willigness) ayrımı üzerinde durmuş. Yunanistan çok dişini sıkarsa bu borcu azaltabilir ancak neden yapsın? Euro’nun amacı zaten faizleri düşürüp, borçlanma maliyetlerini azaltmak ve borçlanmayı tevsik etmek değil miydi? Ben geçen hafta canlı yayında da söyledim. Euro’da kalıp default bence Yunanistan için en iyi alternatif. Bence hem faiz yükü hem de kemer sıkma altında kalkılabilecek gibi görünmüyor. Böyle durumlarda demografi de on plana çıkar. Borcu düşürecek cinsiden bir bilanço yeniden yapılandırması yaşlı hane halkı için çok zor. Türkiye gibi genç bir nüfustan bahsetmiyoruz. Sonuçta bir çeşit borç konsolidasyonu kaçınılmaz gibi gözüküyor.

Euro konusunda Sayın Trichet düşüşün düzensiz olmadığı kanaatinde. Aksini söylemesini beklemek zaten doğru olmazdı. Son birkaç güne kadar öyleydi zaten. “14 ayin en kötü seviyesi” gibi başlıklar biraz sansasyonel geliyordu kulağa. Hatta bu kadar probleme bu düşüş yavaş bile denebilirdi. 14 ay önce bütçe-borç krizi mi vardı bölgede?

Kurlar genelde çözümün bir parçasıdır, sorunun değil. Genelde diyorum çünkü son bir haftadır izlediğimiz hareket gerçekten dünyanın en büyük iki kur bloğu arasında olmaması gerekir. Eur/$ böyle hareket ederse öteki kurlar ne yapsın? Hep yazıyordum zayıf Euro arzu edilen bir durum. Hala da ayni fikirdeyim. Hatırlayalım geçen sene doların düşüşü de büyük yankı uyandırmıştı. Ancak Euro’nun kredibilitesini düşüren şu anki değer kaybı değil ECB Başkanının basın toplantısını İngilizce yapması. Yani topluluk içersinde olmayan ahenk.

Piyasalardaki strese gelince. Yine geçen hafta Yunanistan kurtarma operasyonun piyasalar tarafından benimsenmemesi durumunda şu anki bölgesel borç sorunun başta Eurozone olmak üzere daha kapsamlı/küresel bir ekonomik yavaşlamaya dönüşebileceğini belirttim. Krizin başında oldugu gibi yine Wall Street to Main Street etkisi. Yani piyasalar ekonomiyi aşağı çekebilir. Şu an piyasalar bu riski fiyatlar gibi görünüyor. ABD’den kısa vadede iyi ekonomik rakamlar gerekiyor sinirlerin biraz yatışması için. Avrupa’nın başı belada biz yine ABD’ye bakıyoruz. İşte bu yüzden parite ben bu satırları yazarken 1.26.

Tuesday 4 May 2010

Altın için yeni hikaye

Doların (DXY) güçlenmesine rağmen nasıl oluyordu altın fiyatları hala yüksek devam edebiliyor sorusuna şöyle bir cevap ortaya cıktı:

Altın yeni ikinci rezerv para. Yani Euro’nun yerini alıyor.

Bu geçerli mi peki? Çok kişi inanırsa bir sure geçerli olabilir. Ancak uzun zaman önce değil daha geçen sene “herkes dolardan kaçıyor”, “doların rezerv para olma dönemi sona erdi” deniyordu. Bu görüş doları belli bir sure baskı altında tutmuş olabilir. Biraz yuvarlak yazıyorum çünkü kur piyasa hareketleri kısa vadede temel ekonomik göstergelerle örtüşmeyebiliyor. Aşağıda gecen hafta FT’de çıkan bir grafikte bunun nedeni açıkça görülüyor. Toplam kur işlemleri global ihracat ve nominal GSMH’nin çok üzerinde.



Neticede kısa bir süre altın alternatif bir rezerv para konsepti tutabilir. Bu da altın hareketlerini açıklayan uzun listeye bir yenisini eklemiş olur. Ancak güçlü dolar emtia ve değerli madenler için genelde iyi haber değildir.