Monday 19 March 2012

Ex Ante

Derbi için nefesleri tutmuştuk bir haftadır. Dün sabah tekrar normal nefes almaya başladık. Dolaşımının normalleşmesiyle birlikte beyinlere kan gitmeye başladı ve futbol dışında etrafımızda başka şeylerin de olduğunu fark ettik.

BloombergHT’deki Küresel Analiz programında da konuştuğumuz gibi geçen haftaki en önemli olay şüphesiz bono piyasalarındaki satıştı. Haftalardır ayrışma konusu üzerinde konuşuyoruz. Burada medyada çokça yazılan, konuşulan falanca piyasa iki gün çıktı, bizimki düştü gibi kısa vadeli ayrışmadan bahsetmiyorum. 2007 krizi sonrası oluşan korelasyonların kırılması ve hatta Euro’nun piyasaya çıkmasından beri süre gelen global düzenın değişmesinden bahsediyorum. Bu ikinci bölümü programlarda ele almaya devam edeceğim. Ancak birince konu ile ilgili birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum.

Korelasyonlardaki ilk kırılma euro/dolar ve riskli varlıklar arasında gerçekleşti. İkinci perde hisse senetleri rekorlara koşarken bono faizlerinde ciddi bir sıçrama yaşanmasıydı. Bu konuda geçen seneden beri her fırsatta yatırımcıları uyarıyordum. Bono piyasası hızlı bir ABD büyümesine hazır değil diye üstüne bastırarak söylüyordum. Gelinen noktada 
 iki soru belirdi:
1.    Bu seviyelerde hala bonolar short’lanir mı? Bence faizlerde yolumuz uzun. Ancak şunu da net bir şekilde söylemek lazım. Bonoları short’lamak Fed’e karşı pozisyon almak demek. Piyasalarda en çok bilinen söylemlerden biridir “Don’t fight the Fed” (Fed’e karşı pozisyon almayın). Onun için programda yatırımcıları bunun riskli bir yatırım olduğu konusunda uyardım. Piyasa bir bakıma Fed’e mesaj veriyor. Özellikle satışların devam etmesi durumunda Fed’in 2014’e kadar bu faiz politikasına karşı çıktığını söylüyor olacak piyasa.
2.    Hisse senetlerine olumsuz etkisi olur mu? Kısa cevap: bu seviyelerde hayır. Şu an fiyatlanan başta ABD ekonomisi olmak üzere büyümenin hızlanması ve sermaye getirilerinin artması. Bir taraftan da azalan “tail risk” güvenli limanlardan dalgalı denizlere doğru yönlendiriyor yatırımcıları.

Yazının başlığını Ex Ante koydum. Latince olaylar olmadan demek. Her ne kadar belirsizlik altında tahmin yürütmenin zor olduğunu söylesem ve hatta eğitim olarak versem de bazen basit analizlerle piyasaların önüne geçmek mümkün oluyor diye düşünüyorum. Örneğin derbiye dönersek, iki takımın da play-off’u garantilediği bir durumda basit bir matematikle bunun maksimum bir buçuk puanlık bir maç olduğunu görmek mümkündü. Bir buçuk puan için boşuna tuttuk nefesimizi hafta boyunca. Sonuçta yarımşar puana fit oldu iki takım da. Gerisi istatistik.