Sunday 1 April 2012

Titanların Öfkesi


Titanların öfkesi saman alevi gibiydi. Birinci filme göre çok daha iyiydi ama nasıl başladı bitti anlamadım. Zaten filmlerde devre arasına hala alışamadım. Filmin gazını alıyor diye düşünüyorum. Tatlı popcorn da satılmıyor…

Yunanistan’da da titanların öfkesi kısa surdu. Madem böyle bir çıkış yolu vardı neden bu kadar eziyet çekildi. Sorun Trichet miydi? Neticede aynı kurum ama Draghi yüzleri güldürdü… 

Sorunlara para atma yüzyıllar boyu denenmiş bir yöntem. Kısa vadede olumlu bir rüzgar estirdiği kesin. Bakın Türkiye’de bazı spor branşlarına yıllardır para atılıyor. Bu paralar he ne kadar “flaş transferler” yaptırıyor ve dünya devlerini kendi ligimizde seyrediyor olsak da aslında piyasa ekonomilerinde çok bilinen bir kavram olan “teşvik uyumu” (incentive compatibility) hep ayağımıza dolanır. Çok para teşvik yapılarını bozar. Yenilince de aynı hikayeler yazılır çizilir: “Rakibimizin toplam takım değeri bizim bir oyuncumuz kadardı. Transfer politikamızı gözden geçirmemiz gerekiyor”.  Bu sabah bayan basketbolu için okudum aynı söylemleri gazetelerde. Lakin futbol bunların başında. Sporda da aynı Yunanistan’da da. Teşvik kurgusu uygun olmazsa sonuç hep hüsran olacak. 

Titanların Öfkesi filminin en önemli bölümü bence 3D oluşuydu. Devalüasyon yoksa Deflasyon kaçınılmaz. Hiçbir ülke deflasyona fazla dayanamadığından hep aynı sonuç: Default (temerrüt). Neden bu kadar rahat konuşabiliyorum bu konuda? Çünkü Yunanistan halkının seneler boyu kemer sıkması sonucunda ne elde edecekleri net değil. Bir de artık Avrupalı dostlarının her daim yanlarında olduklarını gördüler. Neden acı çeksinler ki? İşin kötüsü bu durum diğer zordaki ülkelere de emsal teşkil etti. Kaçırılan bütçe ve borç hedefleri görmeye alışacağız. Bu yüzden devamlı surlar yükseltilmeye çalışılıyor riskler sıçramasın diye… Titanların öfkesinin ne zaman artacağı belli olmaz. Kötü geçen bir devlet tahvil ihracına bakar iş.