Wednesday 6 May 2009

Bazi Sorulara Cevaplar

Ekonomist yazimin ardindan bayagi bir soru yagmuruna tutuldum. Dogaldir. Sonucta piyasalarin bu kadar cikmis olmasi ve benim genel anlamda global ekonomik tahinlerimin cok ic acici olmadiginin bilinmesi boyle sorulari gundeme getiriyor.

Risklerden basliyalim o zaman. Kisa vadede en buyuk risk domuz gribi. Onu da fiyatlamak cok guc. Onun disinda ABD'de banka stress test sonuclari var. Ben bu stress testi hic anlamadim bastan beri. Ne geregi vardi diye dusunuyorum boyle ulu orta bu isi yapmanin. Tamam seffaflik iyi birsey ama bu prosedur mevcut denetim cercevesini zora sokuyor. Banklar zaten sermaye yeterlilik ve likidite gerekleri yerine getirmkle yukumlu. Neden ayri bir test? Bir de adi verilmeyen 19 banka. Bari 20 civari deselerdi. Sonucta bu plan bastan kotuydu. Sonuclarinin piyasa etkisini kestirmek zor. Dun Bank of America'nin sermaye ihtiyaci icin buyuk rakamlar sizdi ama piyasa cok ezilmedi. Bu ikisi disinda tabi ki ekonomik rakamlarin kotu gelme sansi var. Ama su anda piyasa son yazimda belirettigim gibi felaket senaryolarini fiyatladigindan biraz duyarsiz bu rakamlara.

Birkac ay once televizyonda deflasyonist risklerden konusurken deflasyonu ikiye ayirmistim. Birincisinin genel anlamda fiyatlarin dusup alcak seviylerde alici bulmasiyla normal bir ekonomik dongunun ortaya cikmasindan bahsetmisitim. Ikinicisi ise daha "yapiskan" defalsyon. Bu versiyonunda fiyatlarin dusmesine ragmen talebin geri gelmemesi olarak tanimlamistim. Yani toplam taleb dusuk devam ediyor. Kapasite fazlasi devamli artark devam ediyor ve ozellikle bu sefer asiri karlilik borc deflasyonunu gundeme getiriyor. Issizlikle beraber nominal gelirler de geriliyor.

Su ara enflasyon rakamlarinin eksiye gecmesine ragmen piyasalar ilk bahsettigimiz deflasyonun olacgini tahmin ediyor. (Hatta enflasyon ger gelebilir endisesi duyanlar bile var). Bunun dogru olup olmadigini ancak Eylul-Ekim aylarinda anlmaya basliyacagiz. O zaman hala fiyat endeksleri dusus trendi icinde olursa Nouriel'in son kehaneti gerceklesebilir.

Bu arada imalatin merkezi olan Asya'dan olumlu haberler geliyor. Cin'daki akil almaz mali politikalar ve kredi buyumesinin yarattigi yeniden stoklama sureci butun Asya ve bazi diger gelisen ulkeler icin kisa vadede iyi bir talep yaratti. Global ekonminin oncu gostergesi olarak kabul edilen bu ulkelerden gelen olumlu haberler de piyasalarin deflasyon riskini cok kale almamalarina neden oluyor.

Uzun vadeye baktigimizda benim global ekonomi icin uzun sure trend alti buyume tahminim ve onun beraberinde getirdigi riskler devam ediyor. Ancak ben her zaman kotu haberlere ragmen tirmanan piyasalari cok daha saglikli bulurum.

Gonul isterdi ki cok daha uzun vadeli yatirim stratejileri yapalim. Ama icinde bulundugumuz durumda belirisizliker cok yuksek. Onumuze cikan firsatlari mumkun oldugunca degerlendirmeye calismamiz lazim. Butun taslarin yerine oturmasini beklemek isteyen yatirimcilarin onumuzdeki birkac sene yatirimdan uzak durmalarini tavsiye ederim.

More on Swine Flu

Swine Flu continues to be one of the biggest risk factors for the current rally.

Sunday 3 May 2009

Ekonomist Dergisi 3 Mayis Tarihli Yazim

Bilenler, bilmeyenler ve cetveller

Neden günümüz ekonomistleri başarılı teoriler üretemiyorlar da hep geçmişe dönmek zorunda kalıyoruz? Bütün teoriler üretildi de artık sadece eskilerden dem vurmak mı kaldı zamane ekonomistlerine? Krizle ilgili bir sürü kitap aldım günümüz ekonomistlerinin yazdığı. Ama hepsinde de Keynes, Marx, Galbraith, Adam Smith gibi isimlerden kotasyonlar var. Anlaması zor. O günlerde yaşamadım ama şu an ki kadar çok ekonomistin olduğunu da sanmıyorum. Demek ki teorik değil de piyasa ekonomisti olmak moda günümüzde.
Şu anda en çok izlenen ekonomistler şüphesiz “krizi bilenler”. Tabii merak ediyorum krizi bilenler, krizden çıkışı da bilenler mi olacak? Yine bu krizi bilenler acaba son haftalarda piyasalardaki çıkış hakkında ne düşünüyorlar? Krizi bilemeyenler 2007-2008 döneminde inkar içindeydi. Ta ki Lehman batana kadar. Ardından çıktı cetveller. “Bu sertlikle iniş devam ederse…” diye başlayan cümleler, aşağıya doğru iki noktanın cetvelle birleştirilmesiyle birlikte feci bir ekonomik trend çıkardı ortaya. Son günlerde çıkan ekonomik verilerin “tahminlerden daha iyi” olmasının nedeni de bu cetvel olayı. Çünkü çok karamsar tahminler vardı ortada. Sadece ekonomistler için değil şirket analistleri ve şirket kârları için de aynı şey söylenebilir. Orada da karamsarlık diz boyuydu. “İkinci türevler pozitife döndü” çok duyduğumuz bir argüman bu günlerde. Yani düşüş hızı düştü deniyor. Doğrudur. Hayat cetvelle çizilmediği için aynı hızla düşme riski azdı zaten.

İşimiz strateji olduğu için bütün bunlara “piyasaları nasıl etkiler” açısından bakalım. Geriye dönersek mart ayında olumluya dönmem, G-20 zirvesinden IMF’ye daha fazla kaynak aktarılacağını düşünmemdendi. Bu paranın büyük bir kısmının Doğu Avrupa ve batık Baltık ülkelerine gidecegini, bunun da bir taraftan gelişen ülke öte yandan da Euro risk primini düşüreceğini tahmin ediyordum. Bu bağlamda uzun bir zamandan sonra dolar alınması gerektiği fikrimi askıya almıştım. Bütün bunlar piyasalardaki ilk hareketi başlattı.

Rallinin akibeti

“Feci senaryo” önlendi gibi. Ancak bu ikinci türevin düzelmesinin şirketler üzerinde etkisini irdelemek lazım. Bence bunu en iyi kapasite kullanım oranı açıklar. İmalat sektöründe kârlılığın en kolay göstergesidir. Resesyona girildiğinde bu sektörde ciddi bir kapasite kullanım sorunu başlar. Örneğin bu döngüde “yeterince mal yok” der ve enflasyon endişesiyle boğuşurken, bir anda ciddi talep düşüşü yaşandı.
2007’de yüzde 100’ün üstünde kapasiteyle çalışan bir imalat şirketi 2008 sonunda yüzde 50’lere düştü. Rakiplerine göre yüksek maliyetli bir şirketse çok daha fazla hissetti talepteki daralmayı kârlılık açısından. Bu bağlamda 2007’de süper kâr yapan şirketler bir anda zarar etti. Bundan sonrası hep aynı. Hayatta kalma mücadelesinde maliyetler azaltılır, stoklar eritilir. Tam bu sırada da ekonomideki düşüş hızı yavaşlar (ikinci türev). Yeniden yapılanmış şirket bir anda kapasite kullanım oranını diyelim ki yüzde 70’e çıkarır. Sonuçta da kârlılıkta beklenmedik bir artış olur. Bütün bunlar ekonomik büyümenin hala çok düşük ve stresin kısmen devam ettiği bir ortamda gerçekleşir. Piyasa da kısa vadede kârlılıklardaki negatif revizyonları göz ardı edip yeni senaryoyu fiyatlar. Tabii sürdürülebilirlik önemli. Yani eğer ekonomik büyüme sürdürülebilir şekilde geri gelmezse er yada geç kapasite kullanımı ve akabinde kârlar düşecektir.

Boğacık

O kadar çok ayı konuştuk ki insanın başka şey yazası gelmiyor. Fakat hala “bu ayı piyasasında bir ralli, biter”, “temel verilerle desteklenmiyor”, “Mayısta sat ve git yakında devreye girer” gibi şeyler duydukça daha bir olumlu oluyorum. Bunların hepsi bu çıkışa katılmayanların hala çok olduğunu gösteriyor. Katılanlar da eli vermiş kolu kaptırmamaya çalışıyor. Bu yukarıdaki söylemleri duyana kadar ben de daha temkinliydim. Şimdi ciddi çıkışa rağmen biraz daha rahatım. Ama yine de elim boğa piyasası yazmaya gitmiyor. Boğacık desek? Tahminim yakında cetveller yukarı doğru çıkan trendler çizmeye başlar. O zaman satma zamanı geldi demektir.

Riskler? Domuz gribinin salgın hastalık (pandemik) haline gelmesi, banka stres test sonuçları, verilerin tekrar “tahminden kötü” olması… Ama piyasa son haftalarda çıkan olumsuz haberlere omuz silkmeyi yeğliyor. Portföylerde biriken nakit biraz risk alma yönünde kullanılıyor. Kısa vadede sağlıklı bir kâr realizasyonu olmasını yeğlerdim ama bunu beklerken bu ralliyi kaçırma şansı var. Zaten yükselişteki hızlanma, dışarıda kalanların kol kesip piyasaya dalmasından.