Tuesday 22 February 2011

“Para Basmak” ve İsyanlar


Geçen gün yemekte Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki ayaklanmaların nedenleri üzerine konuşuyorduk. Birçok neden ortaya atıldı. Bir tanesi de Fed’in para basması neticesinde dünyada dolaşan dolarların emtia fiyatlarını yukarı iterek yoksul ülkeleri daha yoksulluğa ittiği fikriydi. Bu bağlamda dostlarımdan biri Bernanke’yi QE politikalarından dolayı şiddetle eleştiriyordu. Ben bu konuda kendisine hiç katılmadığımı söyledim. 

Kısaca Newton fiziğinde maddeler için geçerli olan aslında para içinde geçerli:  Aynı anda iki yerde olmak biraz zor! Fazla detaya girmeden açıklamaya çalışayım. 

Benim bildiğim kadarıyla Fed hiçbir zaman Zimbabwe anlamında “para basarak”, yani piyasadan para karşılığı sabit gelirli varlık alarak (kolaylık olsun diye bono/tahvil diyelim) likidite sağlamaz. Başka bir deyişle uzun vadede artan nakit artışını karşılama dışında pasiflerini nakit cinsinden arttırmaz. Bunu hep bankaların rezerv hesapları aracılığıyla elektronik olarak yapar. Bu yüzden buna bazen elektronik rezervler de dendiği olur. Bu rezervler “şartlara bağlı paradır” (contingent money). Bankalar için şartlar oluşunca kredi vermeye başladıkları takdirde bu piyasanın anladığı anlamda “paraya” dönüşür.   Akabinde bu artan para miktarı kısıtlı mal (emtia da bunlardan biri) ve servisleri almaya yöneldiğinde enflasyon ortaya çıkabilir. Para şu anda banka bilançolarında, kredi küçülmesi (deleveraging) yavaşladı ama durmadı. 

Öte yandan QE’lerin doların değerini düşürüp emtia fiyatlarını ateşlediği savına katılmak da mümkün değil.  QE politikasının başlamasından beri emtia fiyatlarındaki artış (örneğin petrol) dolar (DXY) değer kaybının kat kat üstünde. Yani emtia bütün para birimlerine karşı değer kazanmış.

Neticede emtia fiyatlarının yerel para birimi cinsinden artmasının sakıncalı olduğu ülkeler para birimlerini dolara karşı değerlendirerek bu rahatsızlığı giderebilirler. Zayıf kur sayesinde dışarıya mal satarak büyüyelim stratejisi ile “Fed yüzünden artan emtia fiyatları lokal enflasyonu ve sosyal dengeleri bozuyor” söylemleri tutarlı değil.