Friday 5 August 2011

Okuyucu sorusu: Cari işlemler açığım var, nasıl kapatırım?


Aslında kredi yada bonus kartıyla para harcayan herkesin bir bakıma cari işlemler açığı vardır. Sonuçta daha kazanmadığınız parayı harcıyor oluyorsunuz. Bu açık iki şekilde kapanır. Birincisi siz harcamalarınızı azaltıp kazancınıza uygun yaşarsanız. İkincisi ise banka size kredi vermeyi sürdürmeyebilir. Belki banka borç verecek durumda değildir (2008). Belki de sizi fazla savurgan bulup, kredi durumunuzu beğenmiyordur.  Bu durumda ya kredi limitiniz düşürülür ya da kredi kartınız elinizden alınır. Bu iki durumda da cari işlemler açığınız daralır/kapanır. Güzellikle veya zorla.

Ülkeler için de durum aynıdır. Cari işlemler açığı varsa dışarıdan finansmanı geliyor demektir. Finansman herhangi bir sebeple yok olursa cari işlemler açığı da düşer. Bu durumu ekonomik politikalar mı başardı yoksa piyasa mı zorladı bu konu tabi ki ilerisi için önemlidir…

Thursday 4 August 2011

Çaresizlik


Şu anda en büyük risk otoritelerin çaresiz kaldığı fikrinin yayılması. O yüzden çok dikkatli hareket edilmesi gerekiyor. Geçenlerde QE3 için de aynı şeyi belirtmiş ve Bernanke’nin kalan cephanesini çok dikkatli kullanması gerektiğini yazmıştım. Hafta başında ABD’nin default’u önlemesi ve bugün ECB’den gelen açıklamalara gelen reaksiyon böyle bir sürecin başlamış olabileceği riskini arttırıyor.

Her ne kadar krizden çıkıldığını düşündüğümüz süreçte Merkez Bankaları her taraftan topa tutulmuş ve ciddi şekilde eleştirilmiş olsa da şunu unutmamak lazım. Piyasalar sırtlarını bu kurumlara dayayarak kendilerini toparladı. O yüzden bu kurumların da içinde bulunduğumuz ortamda kesinlikle çaresiz kalmadıklarını göstermeleri gerekmekte. Son zamanlarda çevremdekilere en çok söylediğim şey son kriz ve akabinde ki süreçte global ekonomi ve finansın çatısını oluşturan kurumların zedelenen kredibilitesi uzun vadede en büyük sorunu teşkil etmekte.  

Tuesday 2 August 2011

Acaba...

Güney Kıbrıs'ın default etmesine izin verilse Yunanistan'ın da bu yolda önü açılır mı?

Böyle bir durumda ayaklanan yeniçeri misali piyasalar Yunanistan ile yetinip kısa bir süre de olsa normale döner mi yoksa iyice galeyana gelip birkaç kurban daha isterler mi?

Daha da önemlisi kendimizi çekirdek Avrupa ve PIIGS ayrımına kaptırmışken Fransa-Almanya ekonomik ayrımını fark edebilecek miyiz?

Fransız bono spreadlerinin giderek tırmanması piyasaların bu duruma uyandığını mı gösteriyor?  

Bu bir sürecin başlangıcıysa Eurozone'dan geriye ne kalır?

Üç harflilerden bize hayır yok bu ay


Global PMI uzun vadeli ortalamasının altında. İleri dönük veri olan yeni siparişler kritik 50 seviyesinin altına düştü. ABD’de ISM imalat endeksi 50 seviyesine yaklaşırken burada da yeni siparişler 50’nin altına geldi. Aynı profil Eurozone’da da geçerli. Tek farklı Japonya, o da depremden toparlanma sürecinde. Gelişen ülkeler de pek farklı değil maalesef.

Bir önceki yazıma bunları da eklersek beklenen ikinci yarı büyümedeki hızlanma ciddi bir soru işareti haline geldi. Yatırım banka ekonomistlerinden ciddi aşağı revizyonlar bekleyin.  Emtia tarafında da dikkatli olmak gerekebilir. Çember daralıyor.

Arkadaşlar arasında 140 milyar doların lafı mı olur?


Geçen Cuma açıklanan revize edilmiş ABD birinci çeyrek büyüme rakamları ekonominin daha önce tahmin ettiğimizden yaklaşık 140 milyar dolar daha küçük olduğunu gösterdi. Genelde çok kişi bilmez ya da dikkat etmez ama açıklanan büyüme rakamlarının yanında “ilk tahmin” yazar. İşte o ilk tahmin ABD ekonomisinin ilk çeyrekte %1,8 büyüdüğünü söylüyordu. Cuma günkü revize rakama ise %0,4’dü.

Aradaki farkın $140 milyar gibi orta ölçekli gelişen ekonomi büyüklüğünde olduğunu bir kenara bırakalım %0,4 büyüme rakamı ABD ekonomisinin reel anlamda kriz öncesi büyüklüğü yakalamadığını gösteriyor. Amerikan ekonomisinde yıllık %2’lik büyüme yerinde saymadır çünkü ekonomi yaklaşık bu kadar verimlilik artışı yakalar her sene.  İşte size neden istihdam yaratılmadığının nedeni…

Son önemli nokta ise ikinci çeyrek büyüme rakamının da %2 altında olduğunu göz önüne alırsak istatistiki %50 olasılıkla ABD ekonomisi bir sene içinde tekrar durgunluğa düşecek. Unutmadan, bu rakamlara dün gece üzerinde anlaşılan harcamalardaki kesintileri de ekleyelim bakalım ne çıkacak ortaya.  

Monday 1 August 2011

Sizi bilmem ama ben beğenmedim


Transfer döneminde büyük bombalar patlatır kulüpler. Gelen oyuncular hazırlık maçlarında ve ardından bir-iki lig maçında iyi oynayınca hemen başlar konuşmalar: Falanca topçu bu seneki en iyi transferimiz. Formalar satılır, tezahüratlar yazılır… Ben hep 14-15. haftayı bekleyelim ondan sonra daha sağlıklı karar veririz derim ama dinletemem. Genelde o haftalara gelince tezahüratlar küfre döner,  tribünler hayal kırıklarıyla dolar.

Eski topçu W’dan bıkmıştık. Seçildiğinde Obamania yarattı. Hepimizi Obamayiz diye t-shirtlerle yüründü. Ancak şu ana kadar yaptıkları tam bir hayal kırıklığı bence. Her ne kadar piyasalar Kongrede iki taraf arasındaki olası borç uzlaşmasını kutlamak için bekler durumda olsa da bence anlaşma tam bir rezalet. Bu yargıya varmak için teorik anlamda Keynes’çi ya da Krugman gibi dogmatik olmaya gerek yok. Bu anlaşma Cumhuriyetçilerin kriz yaratma tehdidiyle istediklerini elde etmesi ve Başkan’ın bu konuda hiçbir şey yapmaması olarak özetlenebilir. Aralık ayından beri aşikar bir sorunun yumurta kapıya gelince çözülmeye çalışması ancak üçüncü dünya ülkelerinde olur.

Bu anlaşma orta vadede bütçe açıklarını azaltır gibi görünüp uzun vadede ABD’ye hiçbir şey katmayan bir yapı içeriyor. Krizin başından beri yazdığım tek şey bu borç yükünden kurtulmak için ülkenin uzun vadeli büyüme potansiyelinin yükseltilmese gerektiği. Maalesef böyle bir hedef yok ortada. Avrupa’daki durumu da buna eklersek borç sorunu beni giderek daha huzursuz etmeye başladı. Sanki bu normal olmayan ekonomik politikalara uzun bir sure daha sürdürülecek ve sermaye global anlamda yanlış fiyatlanmaya devam edecek. Sonumuz iyi olur umarım.

Hayırlı Ramazanlar.