Wednesday 25 January 2012

Londra, bize ne oldu?

Perşembe günü Hong Kong'dan gelen konuklarım için cok sevdiğim bir restauranta Cumartesi akşamı için yer ayırtmaya çalıştım. Restaurant doluymuş.  Bekleme listesine koyalım sizi dediler. Tamam dedim, tam kapatırken de merak ettim ve sordum listede kaç kişi var diye. Önümde 87 kişi varmış. Yani 87 masa iptal olursa sıra bana gelecek. 36 masalık restaurantta! Kaçıncı sırada olduğumu sormam bir gün önce buna benzer bir tecrübemden. National Gallery'de Da Vinci exhibition'a gitmek istedim. Biletler aylar önceden tükenmiş. Günlük 100 kadar bilet için saat 10'da açılacak gişe için sabah altıda sıraya girmem gerekiyormuş. O saatte gidip Maestro'yu uyandırmanın alemi yok diye düşündüm. Sizi sıkmadan bir örnek daha veriyim ki Londra'ya gelmek isteyenleriniz için hazırlık olsun. Royal Acedemy'de David Hockney resim sergisine bile üye olmama rağmen günler öncesinden yer ayırtarak girebildim. Tavsiye ederim. Royal Academy için özellikle hazırlanmış bir sergi. Çok eskiden tanımadığım bir artistti ama çok beğendim. Peki ben bunları niye anlatıyorum sizlere? Londra zayıf sterlinin tadını çıkartıyor. Her yer kalabalık ve çoğunluk turist. Kurlar görevini yapıyor. Burada gazeteler Yunanlı zenginlerin Londra'da 10 milyon sterlin ve üstü ev satın almak için sıraya girdiğini yaziyor. Kurları değerli tutmak halka parasını yurt dışına çıkartmak için davetiyedir. Kriz sonrası TV'de İngiltere ekonomisinin bir test olduğunu ve EuroSon ile iyi bir tezat olacağını söylemiştim. Bence bu konuda karar vermek için erken ama şu an için test olumlu sonuçlar veriyor gibi görünüyor. Büyük borç yüküne ve bütçe açıklarına rağmen, hiçbir ekonomist İngiltere borçlarını ödeyemeyecek demiyor. Hazine de çok rahat %2 seviyelerinden sterlin cinsinde 10 sene borçlanabiliyor. Kurlar çözümün parçasıdır. Bu bazı ülkelerde net olarak çalışıyor. Bu nedenden dolayı Euro tutulmaması gerektiği fikrimi koruyorum. Sonuçta zayıf Euro, ya çözümün parçası olacak ya da işler çözülemeyecek ve Euro'dan kaçış başlayacak. O yüzden risk alma iştahının artışı ile değerlenen Euro bize bu yönde bir fırsat daha veriyor olabilir. Eger Avrupalıların Londra ziyaret ve gayrimenkul alma şevki devam ederse belki GBP/EURO bile düşünülebilir. Londra da bildigimiz Londra olur.