Monday 8 April 2013

Hangi Merkez?




O kadar karamsarlığın gereği yok. Evet rakamlar kötü ama 3 aylık ortalamalar krizden beri hiç iyi olmadı. İşsizlik konusunda gerçekten karamsar olmak istiyorsanız ben size başka bir açıdan anlatayım ABD istihdam piyasasını. Bunu okuyunca Fed’in neden daha bir süre daha piyasadan alımlara devam edeceğini daha net görebileceksiniz. 

Kötü istihdam rakamlarına rağmen işsizlik oranının aşağı gelmesi dikkatinizi çekmiştir. Sır değil. İşgücüne katılım oranı düşüyor. Uzun süre iş bulamayan işsizler iş aramaz hale gelip işgücü istatistiklerinden çıkarılıyor. Aslında durum daha da vahim. ABD’de nüfus büyüyor. Eğer normal şartlarda beklendiği gibi nüfus büyümesi işgücüne aynen yansısa şu anda issizlik oranı %7,6 değil %10,8 olurdu. EuroSon gibi nerdeyse…

Her ne kadar Bernanke’nin istihdamdaki rahatsızlığın yapısal olmaması için Fed’in bilanço büyüme nominal cipssini işsizlik oranına bağlamış olsa da işgücü piyasasındaki bahsettiğimiz unsurlar işini zorlaştırıyor. Ancak piyasa açısından hala yazı ben kazandım, tura sen kaybettin yapısı hakim. Ekonomi ne dehşete düşülecek kadar zayıf, ne de Fed’in QE aktivitesini azaltacağı/sonlandıracağı kadar güçlü. 

Öte yandan Japon merkez bankası çapasını çok net koydu. Kısaca 2-2-2-2 olarak özetleyebiliriz yeni politikayı. 2 sene içinde enflasyonun %2 olması için 2 kat daha fazla JGB (Japon devlet bonosu) alınarak bilanço 2’ye katlanacak.  Net ve temiz. Ulaşılır mı bilemem ama bu ülke için hiç bir şey yapmamak bir opsiyon değildi. Nasrettin Hoca’dan daha yüksek şansı diye düşünüyorum. 

Hisse senetleri en iyi performansı deflasyondan enflasyona geçerken yakalar. Yani uzun bir süre kafanı duvara vuruyorsan sadece bunu durdurman kendini iyi hissetmen için yeterli. Japon şirketleri uzun zamandır kafalarını duvara vurur gibilerdi. Genel anlamda yönetim acısından başarılı bulurum Japon firmalarını. Tek eksikleri nominal büyümeden gelecek ciro artışı. Bu enflasyondan gelmiş ya da reel büyümeden çok önemli değil şu an için. Yeni BoE başkanı da aynı şeyi deneyecek büyük ihtimal çünkü İngiliz ekonomisi de çok sağlıklı durmuyor. 

Neticede Yen hedge ederek Nikkei alınır. Ama yatırım olarak.  

EuroSon bildiğiniz gibi. İtalya’da hükümet yok; Güney Kıbrıs krizde; Portekiz’de mahkeme kemerlerin fazla sıkıldığına karar verdi ve hükümet bütçe açığını kontrol altında tutabilmek için refah devletini biraz daha inceltmeye karar verdi; endüstri devi Almanya’da endüstri üretiminde daralma var. Stres altındaki ülkelerde tahmin ettiğimiz mevduattan çıkışın başladığı haberleri geliyor. Daha teyit edemiyorum ama komik bir şekilde bu ülkelerin tahvillerine gidiyormuş bu fonlar. Yağmurdan kaçarken… 

EuroSon bildiğiniz gibi: Buna karşılık Draghi ECB’nin elindeki kısa vadedeki son koz olan faiz indirim kartını dikkatli oynamak istiyor. Merkez Bankası hala enflasyon çapasına bağlı. Faiz indirilecekse da düşük enflasyondan olacak. 25 baz puan faiz indiriminin gerçekten bir anlamı olacağını düşünenlere gülüyorum. Sembolik mi dediniz? Artik sembol mü kaldı? Yalnız Draghi geçen hafta basın toplantısında Güney Kıbrıs’ın Euro’dan çıkmasıyla ilgili sorulara çok net bir cevap verdi: “Siz Euro projesine yapılan politik yatırımı anlamamışsınız”. Bu çok önemli bir itiraf. Hep yazıyorum. Euro, ekonomik olmaktan çok giderek daha politik bir proje görünümü veriyor. Bu şekilde Euro kalır, büyüme hayal olur.