Wednesday 13 January 2010

Çin’den sürpriz mi geldi?

Kısa cevap: Hayır.

Beklenen oldu. İlk kursun 50 baz puan banka munzam karşılık arttırması seklinde geldi. Amaç yavaş-yavaş bankaların kredi verebilme kapasitesini azaltmak.

Uzun zamandır para politikalarındaki ilk sıkılaşmanın Asya’dan gelmesi gerektiğini ve geleceğini soyluyordum. Belki piyasanın beklentilerinden biraz erken gerçekleşti. Bence iki önemli olay merkez bankasını harekete geçirdi:

1. Son çıkan ihracat rakamları artik ekonomin her alanda iyi durumda olduğunu gösterdi.

2. Enflasyon beklenin üstünde hızlı çıkışa geçti.

Piyasanın reaksiyonu doğru yönde ve doğal. Kararın ardından Emtia ve enerji fiyatlarındaki düşüş Çin’in bu piyasalarda ne denli büyük bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Özellikle de son zamanlarda nerdeyse tek alıcıydı. Son zamanlarda endüstriyel sektörün büyüme lideri olması da alımları hızlandırmıştı.

Aslında piyasanın tepkisi sadece bu arttırmaya değil bunun devam edeceği endişesinden kaynaklanıyor. Otoriteler uzun zamandır kredilerin fazla hızlı büyüdüğünü (2010’un sadece ilk 10 gününde Rmb600 milyar kredi büyümesi) zaten soyluyorlardı. Bu baglamda bunun ilk adim olduğu bence net. Ama kısa vadede ne ciddi bir talep düşüklüğü ne de aşırı bir sıkılaşma beklememek lazım. Eğer bu müdahale mali politikalarla da desteklenirse o zaman daha ciddi bir emtia ve enerji talep azalması olur. Çünkü mali politikaların büyük bir bolumu altyapı yatırımlarına yöneltilmişti. Bu yuzden geçenlerde Çin tarihinde ilk defa 5 milyon varil petrol ithalini gerçekleştirdi.

Çin diğer Asya ülke merkez bankaları için de yolu açtı diye düşünüyorum. Para birimlerinin Rmb’e karsı değerlenebilir endişesi diğer Asya ülkelerini para politikaları konusunda sindirmişti.

Sıkılaşmanın bir ayağı da Rmb’nin dolara karsı değer kazanması olmalı ama olmayacak gibi görünüyor. Çin Başkanı her fırsatta bunu inkâr ediyor. Belki ticaret de korumacılık da üstünde düşünmemiz gereken riskler arasında. Özellikle de Çin ’in ticaret fazlasının ciddi bir artış göstermesi durumunda.