Monday 12 December 2011

Neyi Kurtarmaya Çalışıyorlar?


Bugün medyada çıkan ve dünkü yazıma gelen yorumlar ışığında bir konuyu tekrar aydınlatma gereği duydum. 

Euro kurtarma değil EuroSon kurtarma operasyonunu izliyoruz. Bu süreç içinde Euro’nun dengeli bir şekilde değer kaybetmesi iki nedenden dolay çok olumlu:

1.      Hızlı düşüş bir taraftan Euro varlıklarından kaçışı gösterirken öte yandan kendi içinde bu kaçışı hızlandıran bir durum ortaya çıkartır. Her ne kadar Cuma günü yapılan açıklamalar yatırımcılara Euro varlıkları tutmak için herhangi bir neden sunmasa da en azından topyekûn kaçış yok şu an için. Bunda ECB bazuka beklentisi de önemli tabi.

2.      Kurlar çözümün bir parçasıdır. Zayıf Euro rekabetçi olmayan ülkelerin topluluk içinde gerçekleşemeyen rekabeti düzletme sürecini en azından topluluk dışındaki ülkelerle yapma şansı tanıyor. Bu çok önemli.  Deflasyon sürecini bir nebze olsun azaltır. Almanya gibi hali hazırda rekabetçi ülkeleri ise çok daha güçlü yapar. Bu yüzden Armageddon bir şekilde önlenirse Alman hisseleri tekrar ön plana çıkar. 

Sunday 11 December 2011

Maastricht V2.1


Pazar günü kafanızı fazla karıştırmak istemem. Bu yüzden geçen hafta toplantılarda alınan kararlarla ilgili gelen sorulara ben de bir soru ile karşılık vermek istiyorum:

Eski Maastricht kriterlerine rağmen bu duruma gelindiyse yeni otomatik tokat yöntemi neden başarılı olsun? Öyle ki Maastricht kriterlerinin hayatta kaldığı süre aslında global ekonominin çok hızlı büyüme trendinde olduğu ve borçluluk oranlarının düşük seyrettiği bir periyottu.Yeni kararların uygulanmaya başlanma noktası oldukça sıkıntılı. 

Nasdaq köpüğünün patlamasının ardından gelen çok kısa süreli bir yavaşlama sonucunda bile 2001’de 4, 2002 de 4, 2003’de 5 ülke bütçe açıklarında kriterleri deldi. Almanya üç yıl üst üste ve Fransa iki yıl üst üste bütçe kriterlerini tutturamadı ancak birbirlerini affedince hiçbir yaptırım olmadı. Ekonomi 101 okuyan her öğrenci bilir. Ekonomik daralma veya yavaşlama sürecinde kemer sıkma, işleri daha da vahim hale sokar. Bunların ışığında mali birliğe koşmak biraz göle maya çalmak gibi sanki…

Mali tarafta (solvency) çok olumlu olmamakla beraber likidite tarafında daha olumluyum açıklamaların ardından. Kısaca iş bölümü: “IMF, sen sovereign (ülke) tarafla ilgilen…ECB, sen de bankalarla”. Durum böyle olunca ECB’nin piyasaya likidite sunmasının önünde engel kalmadı. ECB ülkeler için lender of last resort (son borç veren) olmak  istemiyordu. Bankalar için böyle bir görev üstlenmesi doğal. Bu durum piyasadaki teminat sorununu da azaltacağı için kısa vadede kredi daralamasana engel olabilir. Olur diyemiyorum. Çünkü piyasa bütün bu açıklamaları olumsuz karşılarsa artan risk yönetim bazlı teminat talebi yine toplam teminat arzını aşabilir. O yüzden önümüzdeki günler kritik olmaya devam edecek. 

Tabi ben bunları yazarken hala kredi derecelendirme kurumlarından bir haber çıkmamıştı. Burada gerçekten ilginç ve derin bir soru var: Sub-prime krizinde önemli rolü olan kredi derecelendirme kurumları acaba EuroSon’un da tetikleyicisi olmak konusunda ne düşünüyorlar? Tahminim şu anda kapalı kapılar ardında en çok tartışılan konu budur.