Monday 6 August 2012

Uyarmıştım…


Bugünkü Financial Times’da “Wall St banks prepare for euro break-up” başlığı altında bir yazı var. Mutlaka okuyun.  Kısaca Wall Street bankalarının kendilerini ülkelerin Euro’dan çıkma riskine karşı hedge etmeye çalıştıklarını yazıyor.

24 Haziran 2012 tarihinde Phantom Menace: Ya Euro Son olursa? yazımda aynı riskten bahsetmiştim. Risk yönetenler için bu risk sigortalanması gereken riskler listesinde üst sıralara doğru tırmanmaya devam edecek. Bilginize.

Sunday 5 August 2012

Draghi Frankfurt’u sevmedi galiba


Son günlerdeki piyasa hareketleri gerçekten ilginçti. Çoğu tahmin edilebilirdi ama ben Cuma sabah piyasaların ABD tarım dışı istihdam rakamları açıklanıncaya kadar bu kadar olumlu olmasını beklemiyordum. 

Son yazımda biraz politikacı ağzıyla konuşmuş olduğunu söylemiştim Draghi’nin. Basın toplantısında durumu toparlamaya çalıştı ama diş macunu tüpe geri girmiyor maalesef. Karar vermemek için bir araya gelmiş toplulukta sanki Draghi’nin dizginleri eline alıyormuş gibi tavır takınması herhalde sevindirdi piyasaları. Ancak ECB toplantısı arkasından yaptığı açıklamalarla gerçekten Londra konuşmasının da gerisine taşıdı bizi diye düşünüyorum. Ben Dirty Harry’nin 44’lük Magnum’u dayayıp söylediği “do you feel lucky, punk” lafını örnek vermiştim BloombergHT’de. Meğer Clint Eastwood’un canlandırdığı Draghi, Gran Torino filminde çakmakla blöf yapanmış…

EuroSon’a doğru geri sayıma devam. Ancak eğer Başkanın söylediği şekilde İspanya, zaten durgunlukta olan ülke ekonomisine daha büyük bir yük bindirecek şartları göze alıp EFSF’e baş vurursa kriz tam bir Çin işkencesi halini alacak. Aynı Yunanistan’da olduğu gibi tutturulamayacak kriterler konacak; onlar sık sık revize edilecek; her gözden geçirmede yüreğimiz ağzımıza gelecek; son ana kadar fonlar serbest bırakılmayacak ve hepimiz işi gücü bırakıp toplantı sonuçları için hafta içi, hafta sonu demeden ekran başında olacağız. Yazık. Bir yanlış fiyatı (Euro) sürdürme pahasına onlarca toplantı, zaman ve kaynak harcanıyor.   Bunun adı ekonomi yönetimi olamaz. Böyle bir ortamda kurumsal para yönetimi de ruletten farklı olmaz.  Zaten aklı başında fonlar da artık işin tamamen politik oyunlara döndüğünü söyleyip müşterilerine fonları geri iade etmeye başladı.  

Peki, bu oyunun sonu nereye varır? Draghi’nin da uygun bulduğu bu süreç devam ettiği takdirde tekerleğe taş koyan Almanya’ya bir ara “ya sev ya terk et” ültimatomu verilir. Almanya bence bunun 44’lük Magnum değil çakmak olduğunu düşünüp blöfü görür ve kendini dışarıda bulur. ECB’nin yeni merkezi de Paris olur. 

Birkaç kelime de tarım dışı istihdam için. 163 bin rakamı son aylardaki ortalama olan 151 binin biraz üzerinde ama genel görünümü değiştirmiyor. %2,2’lik bir büyüme trendini teyit ederken ABD tarihinin en kötü ekonomik dirilmesine devam ediyor. Allah’tan ekonominin büyük kesimi servis sektöründeki küçük işletmelerden oluşuyor. Hem istihdam hem de büyüme bu kesimde.  Yerel dinamikler sürüklüyor ekonomiyi. Yurt dışına maruz kalan taraf gerçekten giderek ekonominin ayağına daha da dolaşır hale geldi.  %8+ işsizlikle seçimlere girmek Başkan Obama’yi bir hayli zorlayacak. Ancak Romney’nin son yurt dışı seyahatlerindeki söylemlerinin bir kısmı bile gerçekse bir dünya vatandaşı olarak Obama’ya destek şart görünüyor.