Wednesday 6 January 2010

Stratejist

Senelerdir "stratejist" unvaniyla yazi yazarim, televizyona cikarim. Sik sik sorulan sorulardan sonra sunu fark ettim ki yatirim ortaminda stratejistin ne anlama geldigi pek bilinmiyor.

Aslinda bu unvanin gecmisi cok degil. Ben bu ise basladigimda boyle bir unvan yoktu ortada. Varsa bile ben rast gelmemistim.

Bence yatirimda"stratejist" rolunun ortaya cikisi su sekilde gerceklesti. 90'li yillarda yatirim prosedurleri daha net bir sekilde tanimlanmaya baslandi. Varlik danismanlarinin (Asset Consultant) da on plana cikmasiyla birlikte fon yoneticileri artik sadece performans degil yatirim filozofilerini, prosedurlerini ve elemanlarini pazarlamaya basladi. Yani ortada bir performans var ama buna nasil erisildigini daha net bir sekilde bilmek ister oldu para sahipleri. Sektor giderek daha da seffaf bir gorunum kazanma yoluna girdi.

Bu baglamda ilk adim makro (top-down) ve mikro (bottom-up) analizlerin daha da net bir sekilde ayrismasiyla atildi.  Birkac istisna disinda bircok fon yoneticisi bu ikisinden karma bir yatirim proseduru cikardi ortaya. Ancak ilk denemeler pek basarili sonuc vermedi. Problem makro ekonomistlerle, mikro analistlerin farkli dillerde konusmasiydi. Ortada bir bosluk olustu, portfoylerde kopukluklar basladi. Makro kararlar portfoyu belli bir yone cekerken, mikro analizler farkli sinyaller veriri oldu. Hangi kararin neden verildigi anlasilmaz hale geldi.  Bu da fon performanslarini kotu etkiledi. Neticede hem analistin dilinden anlayan hem de makro background'u olanlar karar asamasinda yaptiklari sentezlerle yavas yavas on plana cikmaya basladilar. Bu rolun adi da "stratejist" oluverdi.

Sektore genel olarak baktiginizda -- fon yonetimi (buy side) ya da araci kurum (sell side) -- stratejist unvaniyla taninanlar mikro-makro sentezi iyi yapip burdan anlamli yatirim stratejileri doguranlardir. Benim ise basladigimda ilk ogrendigim derslerden biri iyi analiz yapanlarin karar asamasinda o kadar iyi olmadiklariydi. Ornegin iyi bir sirket analisti sirketi irdelerken iyisiyle, kotusuyle sirkete o denli iyi bilir ki karar vermekte gucluk ceker. "Al" derken sirkette bildigi olumsuzluklar aklina takilabilir. "Sat" derken acaba benim bildiklerimi piyasa da biliyor mu, butun bunlar fiyatlandi mi kuskusuna kapilabilir. Stratejsitler derin analizler yapmadiklari icin daha detached (ayrilmis) ve saglikli karar verebilirler.

Stratejsitlerin sorunlari ise farklidir. Birincisi ozellikle fon yonetimi tarafinda elini gercekten tasin altina sokanlardir. Ikinicisi iyi bir stratejist iki uç nokta arasında sıkısmıstır:

  • Bir taraftan sık sık karar degistirmiyecek
  • Ote yandan ise kararlariyla "evlenmeyecek". Sadece "çıkacak". Yani yeni haber ciktikca onyargisiz bir sekilde kararlarini yeniden degerlendirebilecek. Keynes'in dedigi gibi "When facts change, I change my mind" (Gercekler degistikce benim fikirlerim de degisir).
Sektorde en cok rastlanan pataloji kararlarina cok siki baglanmaktir. Fon yoneticileri ve analistler ornegin bazı hisselere asik olurlar, bazı sirketlerden nefret edebilirler. Isler istenildigi gibi gitmediginde de "piyasa yanlis, ben dogruyum" cok sik duydugumuz bir aciklamadir. Yine Keynes'den bir alintyla noktalamak istiyorum bu yazimi: "Markets can remain irrational longer than you can remain solvent" (Piyasalar seni iflasa goturene kadar rasyonellik disi haraket edebilirler).

No comments: