Sunday 3 May 2009

Ekonomist Dergisi 3 Mayis Tarihli Yazim

Bilenler, bilmeyenler ve cetveller

Neden günümüz ekonomistleri başarılı teoriler üretemiyorlar da hep geçmişe dönmek zorunda kalıyoruz? Bütün teoriler üretildi de artık sadece eskilerden dem vurmak mı kaldı zamane ekonomistlerine? Krizle ilgili bir sürü kitap aldım günümüz ekonomistlerinin yazdığı. Ama hepsinde de Keynes, Marx, Galbraith, Adam Smith gibi isimlerden kotasyonlar var. Anlaması zor. O günlerde yaşamadım ama şu an ki kadar çok ekonomistin olduğunu da sanmıyorum. Demek ki teorik değil de piyasa ekonomisti olmak moda günümüzde.
Şu anda en çok izlenen ekonomistler şüphesiz “krizi bilenler”. Tabii merak ediyorum krizi bilenler, krizden çıkışı da bilenler mi olacak? Yine bu krizi bilenler acaba son haftalarda piyasalardaki çıkış hakkında ne düşünüyorlar? Krizi bilemeyenler 2007-2008 döneminde inkar içindeydi. Ta ki Lehman batana kadar. Ardından çıktı cetveller. “Bu sertlikle iniş devam ederse…” diye başlayan cümleler, aşağıya doğru iki noktanın cetvelle birleştirilmesiyle birlikte feci bir ekonomik trend çıkardı ortaya. Son günlerde çıkan ekonomik verilerin “tahminlerden daha iyi” olmasının nedeni de bu cetvel olayı. Çünkü çok karamsar tahminler vardı ortada. Sadece ekonomistler için değil şirket analistleri ve şirket kârları için de aynı şey söylenebilir. Orada da karamsarlık diz boyuydu. “İkinci türevler pozitife döndü” çok duyduğumuz bir argüman bu günlerde. Yani düşüş hızı düştü deniyor. Doğrudur. Hayat cetvelle çizilmediği için aynı hızla düşme riski azdı zaten.

İşimiz strateji olduğu için bütün bunlara “piyasaları nasıl etkiler” açısından bakalım. Geriye dönersek mart ayında olumluya dönmem, G-20 zirvesinden IMF’ye daha fazla kaynak aktarılacağını düşünmemdendi. Bu paranın büyük bir kısmının Doğu Avrupa ve batık Baltık ülkelerine gidecegini, bunun da bir taraftan gelişen ülke öte yandan da Euro risk primini düşüreceğini tahmin ediyordum. Bu bağlamda uzun bir zamandan sonra dolar alınması gerektiği fikrimi askıya almıştım. Bütün bunlar piyasalardaki ilk hareketi başlattı.

Rallinin akibeti

“Feci senaryo” önlendi gibi. Ancak bu ikinci türevin düzelmesinin şirketler üzerinde etkisini irdelemek lazım. Bence bunu en iyi kapasite kullanım oranı açıklar. İmalat sektöründe kârlılığın en kolay göstergesidir. Resesyona girildiğinde bu sektörde ciddi bir kapasite kullanım sorunu başlar. Örneğin bu döngüde “yeterince mal yok” der ve enflasyon endişesiyle boğuşurken, bir anda ciddi talep düşüşü yaşandı.
2007’de yüzde 100’ün üstünde kapasiteyle çalışan bir imalat şirketi 2008 sonunda yüzde 50’lere düştü. Rakiplerine göre yüksek maliyetli bir şirketse çok daha fazla hissetti talepteki daralmayı kârlılık açısından. Bu bağlamda 2007’de süper kâr yapan şirketler bir anda zarar etti. Bundan sonrası hep aynı. Hayatta kalma mücadelesinde maliyetler azaltılır, stoklar eritilir. Tam bu sırada da ekonomideki düşüş hızı yavaşlar (ikinci türev). Yeniden yapılanmış şirket bir anda kapasite kullanım oranını diyelim ki yüzde 70’e çıkarır. Sonuçta da kârlılıkta beklenmedik bir artış olur. Bütün bunlar ekonomik büyümenin hala çok düşük ve stresin kısmen devam ettiği bir ortamda gerçekleşir. Piyasa da kısa vadede kârlılıklardaki negatif revizyonları göz ardı edip yeni senaryoyu fiyatlar. Tabii sürdürülebilirlik önemli. Yani eğer ekonomik büyüme sürdürülebilir şekilde geri gelmezse er yada geç kapasite kullanımı ve akabinde kârlar düşecektir.

Boğacık

O kadar çok ayı konuştuk ki insanın başka şey yazası gelmiyor. Fakat hala “bu ayı piyasasında bir ralli, biter”, “temel verilerle desteklenmiyor”, “Mayısta sat ve git yakında devreye girer” gibi şeyler duydukça daha bir olumlu oluyorum. Bunların hepsi bu çıkışa katılmayanların hala çok olduğunu gösteriyor. Katılanlar da eli vermiş kolu kaptırmamaya çalışıyor. Bu yukarıdaki söylemleri duyana kadar ben de daha temkinliydim. Şimdi ciddi çıkışa rağmen biraz daha rahatım. Ama yine de elim boğa piyasası yazmaya gitmiyor. Boğacık desek? Tahminim yakında cetveller yukarı doğru çıkan trendler çizmeye başlar. O zaman satma zamanı geldi demektir.

Riskler? Domuz gribinin salgın hastalık (pandemik) haline gelmesi, banka stres test sonuçları, verilerin tekrar “tahminden kötü” olması… Ama piyasa son haftalarda çıkan olumsuz haberlere omuz silkmeyi yeğliyor. Portföylerde biriken nakit biraz risk alma yönünde kullanılıyor. Kısa vadede sağlıklı bir kâr realizasyonu olmasını yeğlerdim ama bunu beklerken bu ralliyi kaçırma şansı var. Zaten yükselişteki hızlanma, dışarıda kalanların kol kesip piyasaya dalmasından.

No comments: