Üniversitelerde
risk yönetimi derslerinde ve şirketlere verdiğimiz benzer eğitimlerde risk yönetimi
açısından en çok üstünde durduğum araç kontrattır. Kontratlar genel anlamda bildiğimiz
ve iyi anladığımız bir geçmişle bilmediğimiz bir gelecek arasında köprü
vazifesi görür. Kontrat, tarafların işlerin istenildiği gibi gitmediği takdirde
neler yapabileceklerini açık bir şekilde ifade eder. Doğası gereği en basit
kontrat “Fiat Money” diye bilinen günümüz karşılıksız parasıdır. Tek değeri “geçer”
olmasıdır. Parayı kullananla merkez bankası ya da hazine arasında bir kontrattır.
Yoksa ABD dolarının üzerinde yazdığı gibi “In God We Trust” ticari anlamda pek
bir şey ifade etmez.
Euro kabul edildiğinde
ilk olarak başta tek para birimine geçen EuroSon üyeleri olmak üzere Euro’yu geçer
kabul eden herkes eski ulusal paralarla olan kontratlarını bozup yeni bir kontrata
imza atmış oldu. Bu süreçle beraber, hatta Euro fiziksel olarak hayata geçmeden,
ticari kontratlar da Euro cinsinden yapılmaya başlandı doğal olarak. Euro’dan
çıkış hayal bile edilmediği için bu kontratlara Euro’nun başına bir şey gelmesi
halinde ne gibi tedbirlerin devreye gireceği konusunda herhangi bir madde koyulmadı.
Hala da koyulmuyor.
Birçok yatırım
bankası ekonomistinin Euro’nun yok olması ihtimaline %10 gibi bir olasılık verdiği
ortamda artık yine başka bir risk yönetimi kontratının devreye girmesi
gerekiyor olabilir. O da sigorta. Sigorta küçük bir olasılıkla büyük bir riskin
ortaya çıkmasına karşı bizi korur. Eğer bir olasılık koyulabiliyorsa o risk
sigortalanabilir (Kenneth Arrow -- Complete Market Theorem). Euro’nun yok olma ya da bildiğimiz anlamda ortadan kalkma
riskini sigortalatmak zor olabilir. Ancak en azından taraflar böyle bir olayın gerçekleşmesi
durumunda neler yapabileceklerini kontratlarda net bir şekilde ifade etmeliler
diye düşünüyorum.
No comments:
Post a Comment