Son günlerdeki piyasa hareketleri
gerçekten ilginçti. Çoğu tahmin edilebilirdi ama ben Cuma sabah piyasaların ABD
tarım dışı istihdam rakamları açıklanıncaya kadar bu kadar olumlu olmasını
beklemiyordum.
Son yazımda biraz politikacı ağzıyla
konuşmuş olduğunu söylemiştim Draghi’nin. Basın toplantısında durumu
toparlamaya çalıştı ama diş macunu tüpe geri girmiyor maalesef. Karar vermemek için
bir araya gelmiş toplulukta sanki Draghi’nin dizginleri eline alıyormuş gibi tavır
takınması herhalde sevindirdi piyasaları. Ancak ECB toplantısı arkasından yaptığı
açıklamalarla gerçekten Londra konuşmasının da gerisine taşıdı bizi diye düşünüyorum.
Ben Dirty Harry’nin 44’lük Magnum’u dayayıp söylediği “do you feel lucky, punk” lafını
örnek vermiştim BloombergHT’de. Meğer Clint Eastwood’un canlandırdığı Draghi,
Gran Torino filminde çakmakla blöf yapanmış…
EuroSon’a doğru geri sayıma devam.
Ancak eğer Başkanın söylediği şekilde İspanya, zaten durgunlukta olan ülke
ekonomisine daha büyük bir yük bindirecek şartları göze alıp EFSF’e baş vurursa
kriz tam bir Çin işkencesi halini alacak. Aynı Yunanistan’da olduğu gibi tutturulamayacak
kriterler konacak; onlar sık sık revize edilecek; her gözden geçirmede yüreğimiz
ağzımıza gelecek; son ana kadar fonlar serbest bırakılmayacak ve hepimiz işi gücü
bırakıp toplantı sonuçları için hafta içi, hafta sonu demeden ekran başında
olacağız. Yazık. Bir yanlış fiyatı (Euro) sürdürme pahasına onlarca toplantı,
zaman ve kaynak harcanıyor. Bunun adı ekonomi yönetimi olamaz. Böyle bir ortamda
kurumsal para yönetimi de ruletten farklı olmaz. Zaten aklı başında fonlar da artık işin
tamamen politik oyunlara döndüğünü söyleyip müşterilerine fonları geri iade
etmeye başladı.
Peki, bu oyunun sonu nereye varır?
Draghi’nin da uygun bulduğu bu süreç devam ettiği takdirde tekerleğe taş koyan
Almanya’ya bir ara “ya sev ya terk et” ültimatomu verilir. Almanya bence bunun
44’lük Magnum değil çakmak olduğunu düşünüp blöfü görür ve kendini dışarıda
bulur. ECB’nin yeni merkezi de Paris olur.
Birkaç kelime de tarım dışı
istihdam için. 163 bin rakamı son aylardaki ortalama olan 151 binin biraz üzerinde
ama genel görünümü değiştirmiyor. %2,2’lik bir büyüme trendini teyit ederken
ABD tarihinin en kötü ekonomik dirilmesine devam ediyor. Allah’tan ekonominin büyük
kesimi servis sektöründeki küçük işletmelerden oluşuyor. Hem istihdam hem de büyüme
bu kesimde. Yerel dinamikler sürüklüyor
ekonomiyi. Yurt dışına maruz kalan taraf gerçekten giderek ekonominin ayağına
daha da dolaşır hale geldi. %8+ işsizlikle
seçimlere girmek Başkan Obama’yi bir hayli zorlayacak. Ancak Romney’nin son
yurt dışı seyahatlerindeki söylemlerinin bir kısmı bile gerçekse bir dünya vatandaşı
olarak Obama’ya destek şart görünüyor.