Wednesday, 25 May 2011

Renkli Grafikler ve Tatlı Yalanlar


 
Bu sabah ekranlar dolar endeksi ve piyasa hareketlerini gösteren grafiklerle dolu. Yanında da korelasyon rakamları. Hepsi %90’larda. Demek biz bunca sene boşuna araştırma okuyup temel analizler yapmışız. Neticede dolar düşünce alalım, çıkınca satalım bitsin bu iş. Yazık olmuş bunca senemize.

Bu korelasyon rakamlarının ekranlara koyan analistler sağ olsun bize hoş renkli resimler gösteriyorlar. Güzel resimler… Başka bir anlam ifade etmiyorlar… Bunları gösterenler ya istatistik okumamışlar ya da correlation/causation ayrımını hiç duymamışlar diye düşünüyorum. Mutlak değerler olan endeksler ve benzeri diziler genelde olduğundan daha fazla beraber hareket eder gibi görünür ekranlarda. Mutlak değerlerle yapılan analizler de bunları kanıtlar. Ancak iki piyasa endeksinin aralarındaki iliksiye bakılacaksa ilk olarak günlük/haftalık/aylık değişime bakılır. Sonra bu rakamlar üzerinden analizler yapılır.

Correlation/causation ayrımı da kısaca ilişki ve neden/sebep olayıdır. Şimdi düşünün bakalım bugünlerde dolardaki yükseliş mi piyasaları düşürüyor yoksa piyasaları satanlar mı rezerv paraya dönüyor?

Piyasalarda varılan noktalarda risk/getiri dengesi olumlu değildi. Bu yüzden bir geri çekilme yaşanıyor. Piyasadan çıkan fonlar da rezerve paraya dönüyor. Mantıklı bir yatırımcı kendini trend izleme sürecinden çıkartıp rasyonel analizler yaparsa zaten Euro da kalmak için herhangi bir sebep olmadığını görecektir.

Son olarak Fed hala para basarken nasıl oluyor da dolar ralli ediyor? Cevap: ne geçmişte ne de şu an para basma var. Son günlerde para politikasında bir değişiklik olmadı. Geçmişte de yazdığım gibi para politikası Fed ile bankalar arasında rezervler üzerinden gerçekleştiği için net parasal etkisi yoktu. Bana inanmayanlar M-prime rakamlarına baksın. Gerçek para arzı diye kabul edilen bu veri para politikasından bağımsız hareket ediyor ve yıllandırılmış çeyrekler arası büyüme tepe noktasından hızla aşağı geliyor son birkaç aydır.  Daha aşağıya yolumuz var…

Tuesday, 24 May 2011

Sweet Spot no more? (Türkçe)

Genelde olumlu olmayan yazıları piyasaların kötü olmadığı günlerde yazmayı seviyorum. Sabah ekranı aç, kırmızı rakamları görünce hemen klavyeye sarıl, olumsuz şeyler yaz, hoşuma gitmiyor. Aksi de doğru tabi. Bunlar bana kısa vade stratejiler gibi geliyor. Zaten bugünü anlatan birçok yorumcu var, ben daha uzun vadeli yazmayı seviyorum. Bu bağlamda dün geçen kış yaptığım bir uyarıyı yeniledim. Bugün ise sizi bir sene daha geriye götürmek istiyorum. 

2009 yazında piyasaların “Sweet Spot”, yani tatlı noktada olduğunu yazmıştım. Bu fikrimin iki ayağı vardı. Birincisini aslında Mart 2009 yılında anlatmaya başlamıştım. O günlerde kapitalizm sorgulanıyorken ben kapitalist olmanın tam zamanı diye ısrar ediyordum. Bu düşüncemin ana fikri krizden kurtulan şirketlerin, ekonomilerin biraz kıpırdanmasıyla birlikte çok hızlı kar büyümesi yasayacaklarıydı. Bunu yazdığımdan bu yana hem ABD’de hem de çekirdek AB’de her çeyrek şirket  karları beklenin üzerinde gerçekleşti. Özellikle ABD’de bu oran sürekli %75’in üzerindeydi.  

Son çıkan ekonomik rakamlar artık bu sürecin sonuna gelinmiş olabileceğini gösteriyor. AB karışık, o yüzden ABD üzerinden konuşalım. Veriler büyümenin yavaş fakat ekonominin kendi başına ayakta durabileceğini gösteriyor. Ancak büyüme profili artık şirket karlılıklarını 2009 yazından beri olduğu şekilde destekleyici olmayacak diye düşünüyorum. Kısaca marjlar tepe noktasını gördü ve milli gelirden karlara giden pay artık artmaz kanaatindeyim. 

Tatlı noktanın ikinci ayağı, kısaca merkez bankalarıyla birlikte hareket etmekti. Krizden beri birçok kez yazdığım nedenlerle onlar yatırımcıları riskli varlıklara doğru yönlendirip piyasaların yukarı çıkmasını istiyorlardı. Hala ayni yöne mi kürek çekiyoruz ve bu kader birliği devam ediyor mu bunu başka bir yazımda ele alacağım. 

Monday, 23 May 2011

Mumbo-Jumbo


Sorry but I have to write this blog entry in English as some of the words being circulated in the recent episode of the Greek Tragedy have not and will probably never make it to Turkish in the manner they are meant in English. I do also wonder how these things appear in Greek press with Greek letters!

We have been anxiously following the different options Europe has been considering to resolve the Greek debt problems. Ideas that have been circulated are: maturity extension, debt restructuring, soft restructuring, debt re-profiling… By the time policy constipated politicians end up with a decision I can guarantee you that, whether they come up with, is bound to enhance our financial vocabulary. And I thought this was the responsibility of the old maestro Greenspan with his relentless obfuscations. 

Soon-to-be IMF chief (according to bookies, I am not taking sides!) French minister Lagarde’s spokesperson said to WSJ during the weekend “If the banks decided unilaterally after contacting the Greek authorities to offer a lengthening of the repayment timeframe, she wouldn’t be against it.” It was just a week ago that she said restructuring/rescheduling is “off the table”. Well that’s the kind of consistency we need from the new IMF head. And if this is not the good old debt restructuring what is it then? It is a new structure for an old contract and hence restructuring. I do understand that everyone has a good reason not the name this in a certain way but it is what it is… Thank God, Fitch seems to have put on end to this mumbo-jumbo by telling the Europeans “Guys, call it whatever you please, for us it is all default, full stop. And here is another 3 notch downgrade for good humour”.

I have been arguing since early last year that restructuring was inevitable. The good news is that banks are now in much better position to take the blow. They have been strengthening their balance sheets for a while (I wrote about that as an explanation as to why Euro was getting dearer despite all the mess). However, the bad news is that the credit rating of the second “I” in the PIIGS is now under pressure. Alas there is growing risk now that politicians will lose the very thing they have been trying to protect with all this bickering: the integrity of the Eurozone.

Dollar weakness has been a great boon for the American economy and the corporate sector. Hope the same will happen for Eurozone when Euro tanks, albeit a bit late. It has already done so against the Swiss franc.