Düşünce tembelliği
İnanması güç ama başlamasından bu yana iki yıl geçmesine rağmen hala ciddi bir analist/ekonomist grubu bu krizi geçmişte yaşanmış bir diğer krizin kalıbına sokmaya çalışıyor. Büyük Buhran’ın küçüğü deniyor... 82 yılına benzetiliyor... 91 yılındakiyle aynı diyen var. Nedenini ben size söyleyeyim. Bir defa böyle bir kalıba oturtuldu mu artık ondan sonra otopilotta gidilecek. Yani hiç bir analize ve tahmine gerek kalmayacak. Büyüme, enflasyon, faizler vb oradan kopya çekilecek. Piyasa hareketleri de ona göre belirlenecek. Stratejistlerin işi de kolaylaşmış olacak. Örneğin hisse senedi piyasasındaki marttan beri yaşanan çıkışın çizgisi bile Büyük Buhran’da yaşanmış benzer rallilerle aynı grafikte gösteriliyor.
Krizlerin çıkış nedeni aynıdır; yanlışlarda ısrar. Bunu sadece ekonomik anlamda da düşünmemek lazım. Kişisel ya da toplumsal krizler de hep bu yüzden çıkar. Ancak bir kere başladıktan sonra her krizin dokusu ve gelişimi farklıdır. Analistlere düşen ders almanın ötesinde geçmişi irdelemektense eldeki veriler ve izlenen politikalar ışığında ileriye doğru tahminler yürüterek sadece kriz süresinde klavuzluk yapmakla kalmayıp kriz sonrası nasıl bir küresel ortam oluşacağını belirlemektir. Bunun kolay birşey olduğunu söylemiyorum. Hayatın doğası belirsizlik. Kriz ortamlarıysa bu belirsizliklerin tırmandığı zamanlardır. Lakin bu belirsizliğin içerisinde önümüze ciddi ipuçları çıkar. Bunları teorilerle birleştirebildiğimiz ölçüde ciddi mesafe kaydederiz.
Buldozerin söyledikleri
Ekonomik verilerden çok bence geçen hafta ABD’de çıkan şirket bilançolari bize kriz ve ötesi hakkında önemli ipuçları verdiler. Özellikle de Caterpillar’in rakamları gerçekten dikkate değer. Kâr-zarar tablosuna baktığımızda satışların düştüğünü ancak kârın tahminlerin çok üstünde arttığını görüyoruz. Yani giderler düşürülerek kâr marjlarında ciddi bir düzelme olmuş. Düşük vergi dışında bunu sağlamak için 17 bin kişi işten çıkarılmış aralık ayından bu yana. Bu rakamlardan bir genelleme yapacak olursak ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:
· Zayıf satışlar ekonomide talebin hala yetersiz olduğuna işaret ediyor. Bu çok büyük bir sürpriz değil. Aslında Caterpillar’ın bir dünya devi olduğunu düşünürsek bu talep noksanlığını küresel olarak da kabul edebiliriz.
· İşten çıkarma rakamları, işsizlik sorunun kısa vadede düzelmeyeceğinin sinyallerini veriyor. Bu da gevşek para ve mali politikaların devam edeceğinin net bir göstergesi. Bence hiçbir merkez bankası işsizlik artarken faiz arttırımına gitmez. Özellikle de Bernanke gibi yeniden seçilmeye istekli bir merkez bankası başkanı. Zaten hafta içinde yaptığı konuşmada da faizlerin “uzun bir süre daha” sıfıra yakın seyredeceğini net bir şekilde söyledi. Geçen yazımda bahsettiğim gibi “exit strategy” düşünmek için daha erken. Zaten Bernanke de para politikasını sıkılaştırmak için elindeki silahları tek tek saydı ama yakın zamanda bunları kullanmayacağını da ekledi. Bütün bunlara rağmen bütçe açıklarından dolayı artan borçlanma uzun vadeli faizleri yukarı itebilir. Ekonomi tarihçisi Nial Ferguson ve Paul Krugman arasında bu konuda ateşli bir tartışma sürmekte.
· Mart ayında yazdığım yazıda şirketlerin Caterpillar örneğindeki gibi yeniden yapılanmalarının ardından kapasite kullanma seviyesinin biraz artmasıyla kârlarda bir sıçrama olacağını söylemiştim. Bunun altyapısı hazır.
· Daha önemlisi bu tablo ABD ekonomisinin nasıl “dirileceği” konusunda da bizi aydınlatıyor. Düşen maliyetler ve artan marjlar, sermayeye getirinin artma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu da dirilmenin normal ekonomik döngülerde olduğu ve beklendiği gibi tüketici talebi liderliğinde olmayıp artan yatırımlarla geleceğini işaret ediyor. Hanehalkı 2008’in dördüncü ve 2009’un birinci çeyreğinde yaklaşık 1.1 trilyon dolarlık borç geri ödemesinde bulundu. Rakamlar yayınlanmadı ama ikinci çeyrekte de bu hızla devam ettiği görülüyor. Benim tahminim hanehalkının borçlarını geriye ödemesi (de-leverage) yavaşlayacak. Ancak işsizliğin arttığı bir ortamda alışılagelinmiş tüketim iştahını yakalaması yakın gelecekte çok güç görünüyor.
· Bunların neticesinde küresel dengesizliklerin çözülmesi anlamında belli bir yol katedildi ama maalesef bu mekanik tam istenilen şekilde gerçekleşmiyor. ABD’de hanehalkının başını çektiği tasarruf düzeltmesinin karşıtı başta Çin olmak üzere gelişen Asya ülkelerinde olması gerekirken Japonya’da vuku buluyor. Japonya’nın son ticaret rakamları kaygı verici. Zaten zayıf olan global talep, Japonya’da bir çöküşü kaldırmaz. Dikkat!
Neden düştükçe dolar alınmalı?
Kurların modeller veya ekonomik verilerle hareket etmediğini söyler ve bu yüzden bir yatırım aracı olarak görülmemesi gerektiğini savunurum. Buna rağmen hangi model ya da teoriyi kullanırsak kullanalım şu an için hep dolar olumlu görünüyor. Yukarıda yazdığım kapitale olan getirinin artmasından tutun da cari işlem açığının küçülmesine, değerlemelere ve ekonomik ivmeye kadar herşey doların orta vadede kuvvetleneceğini gösteriyor. Kısa vadede çıkan hisseler = zayıf dolar aritmatiği devam eder (detaylar www.erdagercek.com da). O yüzden zayıfladıkça yavaş yavaş dolar toplamak makul.
Thursday, 30 July 2009
Subscribe to:
Posts (Atom)