Acaba sorusunun bir bacağı da ECB’nin üstüne düşeni yapması. Üstüne düşenin ne olduğunu daha önce “ECB is the new Fed” diye dile getirmiştim. Geçen hafta yapılan ECB önderliğinde Avrupa bankalarına koordine dolar likidite verilmesi güzel bir örnek oldu.
Tabi bazı detaylara göz yummamız
gerekiyor. Manşet olarak çıkan ve piyasaları heyecanlandıran haberin içeriği
pek de o kadar etkileyici değil. Birincisi ECB ile Fed arasında zaten swap line’ları
açıktı. Bir de öteki merkez bankalarını katmanın ne alemi vardı anlamadım. Dolar
yaratamayan merkez bankalarıyla dolar swap antlaşmasından likidite beklemek Ömer
Aşık’ın serbest atışlarıyla mac kazanmaya benzer. Açıklama en azından istenilen etkiyi yarattı... Şimdilik.
Ancak ECB’nin geçen yaz aylarındaki
maceraları çok olumlu değil. Yunanistan’ın ikinci kurtarma operasyonun ardından
aşırı güvenden mi desem yoksa ECB içindeki şahinlerin baskılarından mı bilinmez
merkez bankası bilançosundaki bonoların bir kısmını piyasaya sattı. Bu da Ağustos
ayında piyasalardaki düşüşün başlangıcı oldu. Bu hata bankaya çok da pahalıya patladı. ECB
sattığı miktarın kat kat üstünde bono satın almak zorunda kaldı o günden bugüne…
Umarız bu filmin ikincisi ‘’ECB Strikes Back’’pek yakında sinemalarımızda
olmaz.