Çin ile ilgili bildiklerimiz,
bilemediklerimiz ve yanlış arz edilenler var. Bunları anlatmak için konuya çok farklı
bir yönden girelim.
Yapabilirlik ve
istek kavramlarının birbirinden farklı olduğu genelde unutulur. Örneğin işe eleman alınacağı zaman bunların
her ikisinin de olması tabi ki mükemmel olur ancak ikisinden biri olacaksa benim
terciğim hep istek yönünde olmuştur. Öğrenme isteği bence en kritik kriterdir. Çünkü
her ne kadar bizim camiada yapılan işler abartılsa da sonuçta belli bir sürede öğrenilemeyecek
şeyler (rocket science) değildir.
Çin ile ne alakası
var derseniz anlatayım. Çin ekonomisinin yavaşlaması konusunda çok şey yazılıp çiziliyor.
Ancak yukarıda söylediğim ayrım göz ardı ediliyor çünkü birçok ülke yönetiminde
ya biri var ya da öteki. Çin de ikisi de mevcut gibi varsayılsa da bu sadece
belli alanlar için geçerli, ekonominin tümü için değil. Aslında hareket alanları
dar. 2007-2008 krizi sırasında
panikleyen Çin yönetimi inanılmaz bir yatırım planı açıkladı ve kısa sürede bunları
gerçekleştirdi. Artan yatırımlar bir taraftan sermaye getirisini düşürürken öte
yandan bankalara ödenemez krediler olarak geri geldi. Sistem bayağı bir darbe aldı.
Böyle bir durumda ekonomik yönetiminin yapabileceği fazla bir şey yok. Dönemsel
faktörler kendini temizleyene kadar düşük getiri sürecek ve ekonomideki nakit akışını
olumsuz etkileyecek.
Öte yandan krizin
etkilerinin azalmasıyla birlikte Çin hükümeti bazı sektörlerde frene basma ihtiyacı
hissetti. Bilindiği üzere bu sektörlerin başında gayrimenkul geliyor. Bu sektördeki
yavaşlama yetkililerin hem istek hem de yapabilirliklerini gösteriyor. İşte tam
bu noktada da yanlış bilgilendirme devreye giriyor. Geçenlerde Çin merkez bankasının
gayrimenkul sektörü ile ilgili açıklamalarına gelen yorumlar alenen yanlıştı. Banka,
sektörde sıkışan şirketlere “liquidate”
derken basında yer aldığı gibi “korkmayın likidite geliyor” değil elinizdeki
envanteri eritin ve likiditenizi yükseltin demek istiyordu. Zaten piyasa
gelmeyen likiditeyi 2009 senesinden beri en düşük seviyelerine gelen Çin hisse senedi
endekslerinden takip edebilirsiniz.
Sonuçta spesifik
olarak bu sektörde ve genel anlamda ekonomideki yavaşlama şu an arzu edilen bir
durum. Piyasa ekonomistleri yetkililerin kısa vadede bu durumu müdanelerle değiştirilebileceğini
düşünüyor. Bence bu doğru değil ve yapabilirliklerinin sınırı belli. Bu bağlamda
bilmediğimiz ise hangi büyüme rakamının hükümet tarafından kabul edilebilir olduğu
ve panik düğmesine ne zaman basılacağı. Başta
emtia piyasaları olmak üzere global büyüme ile ilgili birçok beklenti buna
dayanıyor ve biz cevabini bilmiyoruz. Biliyor gibi görünenlere de pek
inanmıyoruz.
No comments:
Post a Comment